Kimse okuduğu veya mezun olduğu üniversiteyi olumsuz ve
yetersiz anlatmak, tanıtmak istemez. Her öğrenci derslerin zor olduğunu, üniversitenin
iyi eğitmenler barındırdığını ve öğrencilerin dersleri geçmekte, okulu
bitirmekte zorlandığını dile getirir. Peki gerçek ne kadar anlatıldığı gibidir?
Derslerin zor olması, öğrenciyi zorlaması eğitimin kalitesini gösterir mi?
Öğrenci mezun olduğunda zihninde kalan nedir, kavrayabildikleri ne kadardır? Bir
gencin anadilinde değil de tam olarak öğrenip, kavrayamadığı bir dilde eğitim
alması ne kadar faydalıdır?
Tüm bu soruları kendime sormaya başlayalı 15 yılı geçiyor.
Ben de ülke dili farklı bir dil olmasına karşın eğitim dilini İngilizce veren
bir üniversitede (Kıbrıs, Near East University) okudum. Alman, İngiliz, Finlandiyalı ve Türk eğitmenlerim
oldu. Her ne kadar İngilizce öğrenme gayretim yüksek olsa da, çoğu şeyi
sindiremediğimi, özümseyemediğimi düşündüm hep. Zihnimden anadilimde özgürce geçen
düşünceler İngilizceye aktarılırken hep eksildi, etkisini yitirdi adeta. En
çalışkan, en akıllı öğrencilerin bile derslere devam ederken, dersi öğrenmeye
çalışırken sınavlarını verebilmek ve okuldan mezun olabilmek endişesinden
kurtulamadıklarını gördüm. Sayısal bölümleri bir kenara bırakıyorum ancak sözel
bölümlerde çoğu zaman sınav kağıdına terk edilen bilgiler, ders notlarının
fotokopilerinde yıpranıp giden teoriler gördüm. Her ne kaldıysa yanımıza
hocalarımızla yaptığımız sohbetlerden, beyin fırtınalarından ve ders harici
okumalardan kaldı. Elbette okulu bitirdikten sonra öğrenmeye sırt çevirmedik,
gittiğimiz konferanslar, okuduğumuz kitap, dergi ve her tür yayın bizi besledi.
Şimdi benzer sorunları buradaki üniversitelerde de
gözlemliyorum. Bir sınav için sayfalar dolusu İngilizce metinden sorumlu
gençler ister istemez sınavlara bir miktarını yeterince özümsemeksizin
ezberleyerek girmek durumundalar. İngilizceyi öğrenmeye mecbur olan öğrenciler
yazılı dilde gelişiyor ama kişi kendi gayretiyle yabancı öğrencilerle diyalog
kurmazsa sözlü kullanımda yetersiz kalıyor. Bu da sokaktaki dilin eğitim
diliyle aynı olmamasının oluşturduğu bir sorun. Gerçi kişi öğrenmek istemiyorsa
Amerika’da da okusa, İngilizceyi öğrenmeden gelebilme başarısını gösterebilir.
O nedenle buradaki üniversitede de iş öğrencisinin gayretinde bitiyor. Aksi takdirde Türkiye’de eğitim dili İngilizce
olan bir üniversitede okumak ile Bosna’daki üniversitelerde okumak arasında
önemli bir fark bulunmadığını düşünüyorum.
Her özel üniversitede olduğu gibi burada da şımarık zengin
bir öğrenci profili var. Anne babaların bin bir emekle ve umutla yurtdışına
gönderdikleri gençler üniversite dışında her yerde takılabiliyor. Amaçları
sadece sınavları verip, diplomayı almak olunca bir şekilde vakti doldurmaktan
öteye gitmeyen yıllar tüketiyorlar bu ülkede. Ne okul derslerini, ne
İngilizceyi, ne de Bosna kültürünü ve dilini öğrenebiliyorlar bu mantıkla. Velhasıl
boş gelip, boş gidiyorlar.
Bir yanda da ciddi gayret sarf eden, boş durmayan, okulun
sunduğu imkanları iyi değerlendiren, hem yabancı dili çok iyi öğrenen hem de
kendini geliştiren zeki bir öğrenci profili var. Bu profili daha çok, kendi
ülkesinde okuma şansı verilmeyen tesettürlü öğrencilerde gözlemliyorum. Burada
örtüleriyle okumanın ne büyük bir nimet olduğunu kavrayarak, derslerine sıkı
sıkı sarılıyorlar. Okul dışında da kendi aralarında sosyal ortamlar oluşturup,
ülkenin sunduğu imkanları kaçırmıyorlar. Çok iyi düzeyde Boşnakça öğrenenler,
kaliteli ortamlar yakalayanlar var. Bir kısmı da burada evlenip, hayatını devam
ettiriyor.
Gelir gelmez yine mesai arkadaşım vasıtasıyla buranın o akıllı kız öğrencilerinin oluşturduğu bir okuma grubuna dahil oluyorum. Her biri bilinçli, akıllı ve kendini yetiştirme gayesinde olan kızlarla internetten ulaşılabilecek kitap ve dokümanları haftalık olarak okuyor ve tartışmak için bir araya geliyoruz. Onlar sayesinde üniversite ve öğrenci profili hakkında bilgi edinebiliyorum. Öğrencilerin bu ülkede yaşadığı zorlukları ve ülkenin öğrenci açısından avantajlarını öğrenebiliyorum.
Gelir gelmez yine mesai arkadaşım vasıtasıyla buranın o akıllı kız öğrencilerinin oluşturduğu bir okuma grubuna dahil oluyorum. Her biri bilinçli, akıllı ve kendini yetiştirme gayesinde olan kızlarla internetten ulaşılabilecek kitap ve dokümanları haftalık olarak okuyor ve tartışmak için bir araya geliyoruz. Onlar sayesinde üniversite ve öğrenci profili hakkında bilgi edinebiliyorum. Öğrencilerin bu ülkede yaşadığı zorlukları ve ülkenin öğrenci açısından avantajlarını öğrenebiliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder