Öne Çıkan Yayın

BOSNA'DA YAŞAM (AVANTAJLAR / DEZAVANTAJLAR)

İnsanın yabancı ülkede yaşamasının hem avantajları hem de zorlukları var. Öncelikle farklı bir kültürü, farklı bir milleti tanımak cidden...

27 Temmuz 2015 Pazartesi

SIK SORULAN SORULAR 1

Ülkeye gelmeden önce kafamda beliren soruları ve bana sıklıkla sorulan soruları toplayıp cevaplamaya çalışıyorum. Sorularınızı eksik etmeyin, cevapları ısrarla isteyin!
İlk kısımda etnik yapı ile ilgili merak edilenleri cevaplamaya çalıştım.

*Bosna'da etnik yapı nasıl?
-Son nüfus sayımına göre -ne yazık ki adil bir nüfus sayımı olmadığını düşünüyoruz- Boşnaklar (Müslüman)%48, Sırplar (Ortodoks) %37.1, Hırvatlar (Katolik) %14.3. (Çok az sayıda Yahudi ve çingene de var.)

*Üç etnik grup tamamen ayrı bölgelerde mi yaşıyor?
-Tamamen ayrılmaları imkansız. Her bir etnik grubun çoğunluğu oluşturduğu bölgeler var. Ancak bir şehrin yüzde yüz tek bir etnik gruptan oluştuğunu söyleyemiyoruz. Bosna Hersek Federasyonu ülkenin %51.46'sını, Republika Srpska yani Sırp Cumhuriyeti %48.52'sini oluşturuyor. (Bir de %0,02 ile Brčko bölgesi var) Sırp Cumhuriyeti içinde yaşayan Hırvat ve Boşnaklar da var. Saraybosna, Travnik, Bihaç, Tuzla, Zenica Boşnakların çoğunluğu oluşturduğu şehirler arasında. Mostar'da Hırvat ve Boşnaklar şehri adeta ikiye bölmüş şekilde ayrı ayrı yaşıyor. Banja Luka ise ağırlıklı olarak Sırpları barındırıyor.

*Savaş sonrasında üç etnik grup eskisi gibi iç içe ve barış içinde yaşıyor mu?
-Hayır. Savaş öncesinde üç etnik grup arasında komşuluk, dostluk ve hatta evlilikler bile var iken, savaş sonrası müthiş bir güvensizlik ortamı oluştuğu söyleniyor. Halk, iş arkadaşlığı veya zaruret oluşturan haller dışında üç etnik grup arasında mümkün mertebe ilişki olmadığını dile getiriyor. Boşnaklar "Affettik ama unutmuyoruz, güvenmiyoruz"diyorlar.

*Peki, üç etnik grup arasında çatışma var mı?
-Hayır. Her üç grup da çatışmaktan, sözlü ve fiili kavgalardan kaçınıyor. En ufak bir kıvılcımın daha büyük çatışmalara, dolayısıyla eski savaş günlerine dönüş anlamına gelebileceği düşüncesi insanları birbirleriyle ters düşmekten alıkoyuyor. (Şimdiye kadar rastladığım insanlardan aldığım cevaplar doğrultusunda yazıyorum, şahsi tecrübelerimdir.)

*Fiziksel özelliklere bakarak üç etnik grubu birbirinden ayırmak mümkün mü?
-Bir yabancı için imkansız. Her üç grup da Slav ırkından olduğu için birbirlerine fazlasıyla benziyorlar. Giyim noktasında da gruplar arasında en ufak bir fark yok. Ancak halk birbirine daha aşina olduğu için tahminde bulunabiliyorlar ama yüzde yüz tutturmanın imkansız olduğunu söylüyorlar. (Bizim ülkemizdeki etnik grupları düşünerek anlamaya çalışabiliriz. Şahsen ben yarı Çerkez yarı Türküm, oğlum da ise dört ayrı etnik grubun izleri var fakat hangileri olduğunu tahmin etmek imkansız.)

*Konuşma biçiminden üç etnik grubu birbirinden ayırmak mümkün mü?
-Büyük olasılıkla evet. Çoğu Müslüman karşılaştıklarında "Selam alaykum" ve ayrılırken "Allah imanet" diyor. Fakat bu ifadeleri hiç kullanmayan Müslümanlar da mevcut. Diğer iki etnik grup ise "Dobar dan, Zdravo, Prijatno" gibi seküler ifadeleri kullanıyor. Bunun dışında Hırvatça, Sırpça ve Boşnakça arasındaki ufak farklılıklar da kişinin hangi etnik gruba ait olduğu hakkında fikir veriyor.

*Sırpça, Hırvatça ve Boşnakça ayrı diller mi?
-Politik sebeplerle ayrı diller gibi kabul edilse de cevap hayır. Dil bilgisi kuralları tamamen aynı olmakla birlikte, üç dil birbirinden az sayıda kelimenin farklı telaffuzu ile ayrılıyor. Örneğin Boşnaklar "ljepa" derken Sırplar "lepa" diyorlar. Boşnakça ve Sırpça'da ekmek kelimesi "hljeb" olarak ifade edilirken Hırvatlar "kruh" diyorlar. (Ancak nüfusu Boşnaklardan oluşan Bihaç'ta da ekmek "kruh" olarak biliniyor. Bu da ilginç bir ayrıntı.) Dolayısıyla çok ufak "ağız" farkı dışında halkların birbirini anlamasını zorlaştıracak bir farklılık söz konusu değil. Dinsel farklılıktan ötürü Boşnakça daha fazla Türkçe, Arapça ve Farsça kelimeler barındırıyor.Sırpların ise alfabesi farklı, kiril alfabesi kullanıyorlar.

*Boşnaklar Türk soyundan mı?
-Bu konu tartışılan bir konu. Şimdiye kadar okuduğum kaynaklarda sadece bir yerde Boşnakların Türk asıllı olduğuna dair bir iddiaya rastladım. Kalan tüm kaynaklara göre Boşnaklar Slav ırkından. (Bana kalırsa dış görüntüleri de bunu doğruluyor.Ama yıllar içinde farklı milletlerle belki de en çok Türklerle evlilikler yapıldığından Türk'e benzeyen Boşnaklar da var.) Bir de Boşnakların Müslüman olmuş Sırplar olduğunu iddia edenler var. Ancak İslamiyeti kabul etmeden önceki mezheplerinin farklı olması da bu tezin hatalı olduğunu gösteriyor. Boşnaklar Sırp ve Hırvatlardan farklı olarak Hristiyanlığın Bogomil mezhebine mensup idiler. Bu mezhepteki birçok uygulama ve inanış İslamiyete zemin hazırladığı için Boşnakların İslamı kolayca benimsediği söyleniyor. Örneğin İncil'in tahrif edildiğine inanan Bogomillere göre Hz. İsa tanrı değildi, dolayısıyla teslise inanmıyorlardı.

*Halk savaştan bahsediyor mu?
-Hayır. Hatta hiç kimseye savaşla alakalı soru sormamak ve hatırlatmamak konusunda tembih işitiyorsunuz. Yıllarca gazeteciler, yazarlar, çizerler, insanların unutmak için çabaladığı acılarını tekrar su yüzüne çıkarmak için gelip gittiler. İnsanlar bu konuda yorulmuş, bunalmış. Geçmişi unutmuyor ama savaştan uzaklaşarak yeni bir ülke kurmayı arzuluyorlar. Savaşı yaşamayan gençler konuyu hiç açmak istemiyor.




20 Temmuz 2015 Pazartesi

BAYRAMDA TRAVNİK,JAJCE(YAYTSE), BİHAĆ VE CAZİN(TSAZİN)

Bosna'da Ramazan ve Bosna'da Bayram nasıl diye merak ediyorsunuzdur veya burada Ramazan'ın bir başka olduğunu düşünüyorsunuzdur. Öncelikle günlerin uzun olması, yaz tatili ve havaların sıcaklığı ümmet genelinde oruç tutma oranındaki düşüşün sebepleri. Bu düşüş Bosna'da çok daha belirgin, Ramazan'dan bir gün ile sıradan bir gün arasındaki farkı görmek cidden zordu. Elbette her Müslüman coğrafyada olduğu gibi, burada da oruç tutan ve Ramazan'ı güzel şekilde ihya etmeye çalışan insanlar oldu. Camilerde hatimler indirildi, teravihler kılındı, programlar düzenlendi. Bilhassa Kadir Gecesinde camilerde ibadet edecek yer kalmadı. (Pekaralardan(Fırın) gelen pide daha dogrusu somun kokuları karnımızı acıktırdı.)

Bir dostumuzun büyük aile iftarından
Elimizden geldiğince vakit namazlarında ve teravihlerde büyük camilere giderek Ramazan atmosferini yakalamak için çaba gösterdiysek de, bir yanımız buruk kaldı. Çünkü benim açımdan Ramazanı Ramazan yapan, iftar sofrasını paylaştığım dostlarımın ve akrabalarımın sohbet ve muhabbetiydi. Kısa sürede edindiğim samimi dostluklar sayesinde iftar sofralarında sevdiğim dostlarımla(hem Boşnak hem de Türk) buluştum, çok da yalnız kalmadım. Ama Türkiye'de bıraktığım ailemle, akrabalarımla ve dostlarımda iftar yapamamak, gün içinde anlam yüklü sohbetler edememek ve sokağa çıktığımda Ramazan'dan hiç etkilenmeyen insanların sayısının çok çok fazla olması beni eksik bıraktı doğrusu.

Bayrama gelince... Aslında ailemden ve ülkemden uzak geçirdiğim nice bayramım oldu şimdiye kadar. Ama bu durum alışılacak bir durum değilmiş demek, yine de bayramı uzakta geçirmek ailece bizi üzdü. İlk gün bir iki büyüğümüzü ziyaret ettikten sonra, havanın bunaltıcı sıcaklığı ile ne yapacağımızı bilemeden akşamı evde oturarak ve Türkiye'deki akrabaları, arkadaşları arayarak, mesajlaşarak geçirdik. Ertesi gün için ise kendimize şehir dışı bir rota belirledik. Bayram tatilini Bosna'nın en kuzeybatısında yer alan Bihać isimli şehirde geçirmeye karar verdik.

Bihać'a ulaşana kadar zaten daha önce de ziyaret ettiğimiz eski bir Osmanlı şehri olan Travnik'ten, sonra Hırvatların sayıca çok olduğu şehirlerden Jajce'den geçtik. Jajce şelaleleri ile meşhur güzel bir şehir. Zaten Bosna'nın hemen her yerinden akan nehirler muhteşem bir manzara sunuyor insana. İşin açıkçası şehirler aşağı yukarı birbirine benziyor, sınırsız yeşillik, ağaçlar, berrak akan sular ve tertemiz bir hava...Yeşilin ve suyun durmaksızın iç içe geçtiği yollar boyunca, ortalığı yakan sıcaklarda biraz olsun serinlemek için suya giren insanları görüyorsunuz.

Doğrusu Bihać için katettiğimiz 6 saatlik yolun sonunda ilk etapta, Bosna'nın geri kalan yerlerinden daha farklı bir manzara göremedik. Yine yeşil yollar, nehir kenarı ve düzenli bir şehir merkezi... Ancak kaldığımız oteli ve otelin anlaşmalı olduğu restoran müstesna bir güzelliğe sahipti. Bihać turistik açıdan kalabalık bir yerleşim yeri değil. Çünkü Saraybosna'ya bir hayli uzak mesafede. Hırvatistan sınırına yakın olduğu için Slovenya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinin plakalarını bolca görmek mümkün ama bu araçlar turistlere değil, bu ülkelerde yaşayan Boşnaklara ait.

Otelin ve restoranın manzarası.
Akşam namazı sonrası
camiden çıkarken bir bayana Bihaç'ta nerelere gidebileceğimizi sordum. (O an nedense İngilizce sorasım tuttu) Bayan yabancı dil bilmediği için eşinin Almanca bildiğini söyleyerek topu ona atınca, eşlerimiz iletişim kurmak durumunda kaldı. Aile yabancı olmamız hasebiyle bize son derece samimi bir alaka göstererek merkezi gezdirdi ve sonra bir şeyler içmeye davet etti.(Bu arada Boşnakların  yüksek sesle müzik dinlenen ve alabildiğine kalabalık cafelerde oturma alışkanlıklarını da araya sıkıştırmalıyım. Ki ben bu durumdan hiçbir şey anlamıyorum ama kültürlerinin bir parçası olduğunu biliyorum.) Çiftin İbrahim'le yaşıt bir de oğulları olduğundan herkes dengini buldu. Eşler Almanca sohbet etti, çocuklar dile ihtiyaç duymaksızın oynadı. İsmi Suada olan Boşnak arkadaşın anlaşılır bir şekilde konuşması sayesinde ben de Boşnakça muhabbet konusunda epey mesafe kat ettim.

Muhabbetimiz ertesi gün de devam etti. Aile bizi bayramlaşmak için birkaç ailenin daha buluşacağı bir yere ısrarla davet edince kıramadık. Yine kendileri gibi temiz yüzlü ve misafirperver insanlardan oluşan bir grup Boşnak aile ile birlikte Cazin sınırları içinde tertemiz bir nehrin ve hafif bir esintinin cennet havası sunduğu harika bir mekana ulaştık. Küçük kayıklara binerek suyun karşısına geçtikten sonra bize biraz Türkiye'yi hatırlatan bir karşılama ile gerçekten harika vakit geçirdik. Bize durmadan ikramda bulunan ve güler yüz gösteren bu sıcakkanlı insanları tanımak Bihać manzarasından çok daha güzel geldi doğrusu. İbrahim de çok sayıda çocukla bir arada olmanın, nehrin kenarında suyla oynayıp, balık yakalamanın keyfine vardı.

9 Temmuz 2015 Perşembe

BOŞNAK MUTFAĞI


Münira ablanın talimatlarıyla yaptığım burek:)
Boşnak mutfağı deyince ilk akla gelen börek ve ćevabidir. Hemen hemen her yerde bu iki lezzete de çok uygun fiyatlara ulaşabiliyoruz.

Genel ismi "pita" olan böreği, patatesli, parça etli, kıymalı, peynirli, ıspanaklı ve mevsimine göre kabaklı, lahanalı yapıyorlar. Ancak "burek" ismi sadece et ve kıymayla yapılan pita için kullanılıyor, diğerlerinin ismi içine konulan malzemeye göre değişiyor. Örneğin peynirli böreğin ismi"sirnica". "Sir" yani peynir kelimesinden üretilmiş. Fırında pişenlerin yanı sıra saçta yapılan böreği daha lezzetli buluyorum. Hele Boşnak teyzelerin kendi elleriyle açıp taze taze sundukları böreği bulduysam değmeyin keyfime! (Boşnak Münira ablamın sayesinde artık kendim de yapabiliyorum ama yine de yapılmışı yemek bir başka.)



Ćevabi ise bizim İnegöl köftemize oldukça yakın. Mutlaka pide ve küçük küçük doğranmış soğan ile birlikte servis ediliyor. Arzu ederseniz yanında kaymak da getiriyorlar. Bu kaymak bizdeki gibi tatlı değil tuzlu bir kaymak. Eti kaymakla yemenin lezzetli olabileceğini şimdiye kadar hiç düşünmemiştim ama gerçekten enfes oluyormuş.

Bu iki meşhur lezzet dışında dışarıda yemek isteyenleri hakikaten enfes ızgara etler ve ciğerler bekliyor. Kuru bamya, tavuk ve çeşitli sebzelerle yapılan Begova çorbası da öne çıkan lezzetlerden. Ramazan ayında ise iftar menülerinin açılışında bizdeki ekşimek tadında bir peynirli yumurta geliyor, ismi topa.



Ayak üstü bir şeyler atıştırmak için, adım başı pekaralar yani fırınlar var. Hem farklı ekmek türlerinin hem de doyurucu hamur işlerinin satıldığı pekaralar İbrahim için on numara mekanlar. Üstelik yağı da pek hafif.

Gelelim evde pişen Boşnak yemeklerine. Bunu öğrenmek için becerikli hanımlara davetli olmak gerekiyor. (Şanslıyım!) Bana kalırsa Boşnak yemekleri Türk yemeklerine oldukça yakın. Ancak temel fark nedir diye sorarsanız salça ve baharat derim. Boşnaklar baharat ve saçla kullanmayı pek sevmiyor. Salça yerine domates sosunun tercih edildiğini görüyorum. Salata kültürleri bize göre daha sade. Bir domates bir marul ile salata yapıyorlar. Sadece yeşil lahanın alabildiğine ince doğranıp sirke ve tuzla ovularak yapıldığı "kupuz" salatası var. Bizim envai çeşit salata türümüzü (kısır, makarna salatası, yoğurtlu salatalar...)burada görmek mümkün değil.

Münira ablamızın iftar sofrasından.
Türkiye'de bulgur, kırmızı mercimek ve nohutun yeri bir başkadır. Bosna'da ise bu üç gıdayı ancak Türk marketlerinde bulabilirsiniz. Dolayısıyla Boşnak mutfağında hiçbiri bulunmuyor. Resimde de gördüğünüz gibi biber ve yaprak dolması Boşnak mutfağında mevcut. Üstelik çok da lezzetli. Bizden farklı olarak, dolma ve sarmayı salçasız, baharatsız ve etli yapıyor ve mutlaka suyuyla birlikte ve sıcak tüketiyorlar. Sarma, yine bizdeki gibi üzüm yaprağı, pazı ve beyaz lahanadan yapılabiliyor.

Sebzelerin tüketiminde de tavuk veya et mutlaka kullanılıyor. Bizdeki gibi salçalı ve soğanlı değil. Örneğin bir lahana yemeği, sadece lahana ve tavuktan oluşuyor ama afiyetle yedim doğrusu. Artık o benim zevksizliğimden mi, yemeğin lezzetinden mi bilemiyorum:)
Yufkalı jabuka yani elma tatlısı.

Tatlılara gelince... Sütün ve süt ürünlerinin böylesine bol olduğu bir memlekette sütlü tatlı kültürünün gelişmiş olmayışı ilginç doğrusu. Daha çok yufkalı ve şerbetli tatlılar tercih ediyor Boşnaklar. Üstelik şerbet ki ne şerbet! Şekerin yoğunluğundan ikinci bir tatlıyı tüketmeniz mümkün değil.
Tanıdık bir tatlı da çikolatalı krep. Benim nutellalı krepin adı burada palačinke ve birebir aynısı. Bizim kek türleri burada kolaći ismiyle anılıyor ve marmelatlar ile daha şekerli hale getiriliyorlar.

Hafif bir çikolatalı tatlı, sütlü tatlı canım çekti derseniz, elbette çok güzel cafeler var. Özellikle Palma ve Metropolis enfes pastalar yapıyor. Ama eve davet edildiğinizde şerbetli tatlıyla karşılaşma olasılığınız daha yüksek. Tabi her tür tatlının yanında çay yerine kahve içiyorsunuz. Başçarşı'da Türk çayı içme şansınız var ancak evlerde çay ikramı beklemeyin. Ülkede Türk bakkalları dışında siyah çay ne yazık ki satılmıyor.

Hurmasice
Kljuska (Tavuk ile yapılan bir tür börek mi desem bilemedim.)