Buraya geldiğimden beri Amerikalıları anlıyorum sanırım. Hani dünyada kendi dilinden
başka dil öğrenmeye ihtiyaç duymayan yegane millet olmalarıyla biraz da alaya
alınırlar ya, sanki biz Türkler de yakın zamanda onlara eşlik edeceğiz. Türkçenin
buralarda ne kadar popüler olduğunu gördükçe buna her geçen gün daha fazla inanıyorum. (Ha bir de kendi
insanımızın dil öğrenme konusundaki yeteneksizliğini defeatle tecrübe edince...)
Burada genci yaşlısı, çoluğu çocuğu çoğu insanın en azından temel seviyede İngilizce bilip, bildiğini de özgüvenle kullanması beni etkiliyor. Ama temel düzeyin üzerinde bilen ve kullanan insan sayısı fazla değil. Yani günlük işlerimi İngilizce ile halledebiliyorum, temel soru ve cevaplar noktasında halkın iletişimi gayet iyi.
Burada genci yaşlısı, çoluğu çocuğu çoğu insanın en azından temel seviyede İngilizce bilip, bildiğini de özgüvenle kullanması beni etkiliyor. Ama temel düzeyin üzerinde bilen ve kullanan insan sayısı fazla değil. Yani günlük işlerimi İngilizce ile halledebiliyorum, temel soru ve cevaplar noktasında halkın iletişimi gayet iyi.
Gelelim Türkçe ve Türk dizileri konusuna. Ailece dış
görüntümüzden Türk olduğumuz anlaşılmıyor. Çekik gözlü oğlum ilk bakışta Uzak Doğulu veya Orta Asyalı intibası bırakırken, çoğu insan sarışın ve renkli gözlü eşimi ülkenin yerlisi zannediyor. Tek renk veren benim yani:) Türkçe
konuştuğumuzu anlayana kadar insanlar bir miktar tereddüt ediyorlar ama birkaç kelime Türkçe duyduklarında iş değişiyor. Nereden ayırt ettiklerini sorduğumda ilkokul çağındaki
çocuklardan bile aynı cevabı alıyorum: Türk dizileri. Hemen takip ettikleri bir
Türk dizisinin ismini söylüyorlar. Bu sıra Elif isimli bir dizi revaçta ki hiç izlemedim. Hatta dizilerimiz Sırp ve Hırvat kanallarında doğal olarak Sırbistan'da ve Hırvatistan'da da popüler. Bu nedenle bu ülkelerde de Türk insanı hayret verici bir biçimde ilgiyle karşılanıyor.
Aşağı
yukarı herkes bir kaç Türkçe kelime biliyor, "günaydın, güle güle, arkadaş,
nasılsın" gibi üç beş ifadeyi kullanmaktan ve bize gülümsemekten çekinmiyorlar. Benim gözlemlediğim ve sohbetlerim sayesinde edindiğim izlenimler neticesinde Türk
insanına ve Türkiye’ye karşı dikkate değer bir sempati var. Türkiye'nin Bosna’daki
yatırımları, yardımları maddi manevi varlığı buradaki insanları hoşnut ediyor.(Tabi ki, Boşnaklar için konuşuyorum, gayri müslim nüfus için yaşadıkları bölgelere göre tepkileri de değişiyor.) Siyasi anlamda da Erdoğan destek buluyor ve çok seviliyor. Yunus Emre Enstitüsü sayesinde
Türkçe kursu gibi bir hizmet var ülkede ve bir hayli ilgi görüyor. Nahla gibi prestijli kurumların da Türkçe kursları mevcut. Hatta pratik sınıfının öğretmeni de benim :)
Bunun dışında savaş döneminde Türkiye’de yaşamak durumunda
kalan insanların gayet iyi Türkçesi var, hatta çocuk yaşta gidip okula gidenlerin
Türkçelerinin kusursuz olduğunu söyleyebilirim. Türkiye’de üniversite ve lisans üstü
eğitim alanların sayısı da az değil, doğal olarak onlar da iyi bir Türkçe'ye
sahipler. Türkiye'nin yaptığı yatırımlar ve açtığı kurumlar sayesinde vaktiyle
Türkçeyi çok iyi öğrenmiş bu insanlar için de iş kapıları doğmuş oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder