İlk ayı bu kadar hızlı tamamlayacağımı düşünemezdim doğrusu.
İlk haftalarda yaşadığım zihin karışıklığını, hayatı akışına bırakarak ve
haddinden fazla talepkar olmayarak yenebileceğimi anladım. Zaten Allah çok
istediğimiz bazı yolları kapatarak veya zorlaştırarak, bizler için daha hayırlı
olan yolları açıyor. Bu konuda her zaman tekrarladığım "eksik/yetersiz teslimiyet" hatamı bir
kez daha fark ediyorum.
Oğlum üç haftanın sonunda artık yuvaya alıştığını söyledi, ne kadar doğru olduğunu zaman gösterecek. Arkadaşlarıyla sözsüz de olsa iyi bir iletişim kurmayı başardı. Sanırım belli başlı talimatları, sözcükleri tahmin edebiliyor artık. O yuvadayken benim de üç saat kadar “kendime ait” zamanım oluyor. Kalan zamanları İbrahim’in soruları ve istekleriyle bölündüğüm için "ikimize ait zaman" olarak niteleyerek rahatlıyorum.
Oğlum üç haftanın sonunda artık yuvaya alıştığını söyledi, ne kadar doğru olduğunu zaman gösterecek. Arkadaşlarıyla sözsüz de olsa iyi bir iletişim kurmayı başardı. Sanırım belli başlı talimatları, sözcükleri tahmin edebiliyor artık. O yuvadayken benim de üç saat kadar “kendime ait” zamanım oluyor. Kalan zamanları İbrahim’in soruları ve istekleriyle bölündüğüm için "ikimize ait zaman" olarak niteleyerek rahatlıyorum.
Her yer sapsarı çiçeklerle ve papatyalarla dolu. |
Kimisinde canlı müzik çalan cafeler de tıklım tıklım. Herkes
bir yerlerde bir şeyler içiyor, sohbet ediyor. Bu ülkede en lüks mekanda dahi
sadece bir kahve içerek saatlerce oturma hakkına sahipsiniz. Halkın bu sosyal
yönünden etkileniyorum. Dillerini bir an önce öğrenip sohbetlerine ortak olmak
istiyorum.
Boşnakça konusuna değinmişken, nihayet evde ders almaya karar
veriyorum. Bana Bosna’ya geldiğim ilk günden bu yana bana her konuda yardımcı
olan, master öğrencisi Naida ile derslere başlıyoruz. Naida da ülkenin iş arayan
eğitimli ve donanımlı gençlerinden biri. Akıcı ve gayet iyi düzeyde bir
İngilizcesi var, bunun yanı sıra iki yıldır da Türkçe kursuna gidiyor ama
Türkçeyi kullanma konusunda biraz çekingen davranıyor. Daha önce dil öğretme
tecrübesi yok ancak ben kendi tecrübelerime güveniyorum, o öğretmesini bilmese
de, ben nasıl öğreneceğimi bildiğimden hızla yol alıyoruz. Sanırım ilk bir ayın
sonunda temel zamanları ve kipleri, belli başlı ifadeleri ve kalıpları
öğrendim, iş bunları iyi bir pratikle pekiştirmeye kalıyor. Çünkü kullanmadığım bilgileri anında unutuyorum. Bundan sonraki
derslerimiz daha çok pratik ve benim kurmaya çalıştığım cümleleri düzgün hale
getirmekle geçiyor. Kendisi de Türkçeyi öğrenirken benzer sıkıntıları yaşadığı
için Naida beni çok iyi anlıyor ve yüreklendiriyor. Zaten ders saatiyle kısıtlı
kalmıyoruz, sağ olsun kendisini mesajlarla rahatsız ediyorum,ama o bundan
keyif aldığını söylüyor.(Bu arada ülkede özel ders almak Türkiye’ye kıyasla
ciddi anlamda daha ucuz.)
Naida şimdiye kadar Boşnakça öğrenmeye bu kadar istekli tek
Türk arkadaşının ben olduğumu söylüyor. Türklerin dil öğrenmeye isteksizliği
üzerine sık sık konuşuyoruz. Tespitlerimiz aşağı yukarı aynı. Biz bir başka
dili konuşmaya çalışırken kendimize güvenimizi kaybediyor ve hata yapmaktan,
eleştirilmekten çok korkuyoruz. Bu nedenle de yabancı dil konuşmaktan
kaçıyoruz. Bosna’da yaşayan öğrencilerin çok büyük bir kısmı yüz kelimeden
fazlasını öğrenmeden ülkede beş altı yıl geçirip dönebiliyor. İlk yıllarda
öğrenememeleri İngilizceye odaklanma ve derslerini geçme zorunluluklarından
ötürü mazur görülebilir. Ancak hiç olmazsa son yıl içinde bazı temel kavramlar
öğrenilmeli ve ülke insanıyla bir şekilde diyalog kurulmalı diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder