Ülkeye geldiğim ilk haftalardan itibaren beni yalnız bırakmayan öğrenci arkadaşların "Bosna'da öğrenci olmanın avantaj ve dezavantajları" ile ilgili görüşlerini, hem öğrencilik hayatını merak edenlere hem de bu ülkede eğitim görmeyi düşünenlere ışık tutmak maksadıyla toplamak istedim. Aralarında Türk iş adamlarının kurduğu IUS başta olmak üzere devlet üniversitesi ve diğer özel üniversitelerde eğitim alan genç arkadaşlarıma vakitlerini ayırıp, kafalarında üç dört yılın muhasebesini yaptıkları için çok teşekkür ediyorum.
Bosna benim dünyadaki cennetim. Huzurum, mutluluğum, gençliğim, heyecanım, umudum ve hayal kırıklığım. Ben insanın eğitimini okulda aldığına inanmıyorum o yüzden Bosna'da eğitim yani bir kuruma bağlı alınacak eğitim çok çeşitlilik gösterebilir ama Bosna'nın bir insanı eğitmesine, olgunlaştırmasına şahit olduğum çok oldu. Kişinin nasıl bir beklentiyle Bosna'ya geldiği çok önemli. Bir Avrupa ülkesi mi görmek istiyor, Aliya'nın askerlerini mi, yasayan Osmanlıyı mı. İşte bunların hiçbiri, yada ayni zamanda hepsi. Bunu görene, anlayana kadar insan çok şey öğreniyor. Bosna vatan oluyor, köy oluyor, yayla oluyor. Sonra bir bakıyor insan ve Bosna'yı terk etmenin imkansız olduğunu görüyor. Benim için Bosna akademisyenlerden ve akademik hayattan tiksinmişken bir sene daha okul uzasın diye master yapmaktır. Benim için Bosna ilk aşktır, son duraktır. (Betül)
Her ülkede olduğu gibi bu ülkede de çok tatlı insanlar olmasının yanı sıra hiç tanımasaydım dedirten insanlar da var. Örneğin eski ev sahibimle şimdiki ev sahibi kıyasladığımda aynı milletten olamazlar diyorum. Biri anahtarı ile çat diye içeri dalardı diğeri ise hanımı yanında olmadan apartmanın kapısından içeri girmiyor. Mangal yapınca bir tabak et doldurup gönderiyor. İyisi de var, kötüsü de. Herkesin hayata bakış açısı ve insanlara dayanma, tahammül etme eşiği farklıdır. Ama yine de burada güzel insanlar tanıyorsunuz. Markete gittiğinizde bir ürün aldınız diyelim, kasadaki insan sizi "o ürünü almayın, içinde alkol/domuz ürünü var" diye uyarır sizi, çünkü Türk olduğunuzu anlamıştır ve İslâmi hassasiyetinizi bilir. Dezavantajlarına gelince, tramvaya biniyorsunuz, kartınız yoksa ceza ödüyorsunuz ancak bu cezayı Boşnaklar değil de Türkler ödüyor. Burada bir ayrımcılık var.
Yani iyisiyle kötüsüyle tonla örneğimiz mevcut. Velhasıl kelam. Bu ülkeye öğrenci olarak gelin de diyemiyorum, gelmeyin de diyemiyorum. (Canan)
Bosna'da öğrenci olmanın ilk avantajı, bu ülkede okulun imkanları sayesinde iyi derecede İngilizce öğreniyorsun. İkincisi yabancı bir ülke olduğu için kendini farklı yönlerde geliştiriyorsun. Sonra bu ülkenin dilini ve kültürünü öğrenme fırsatı yakalıyorsun. Farklı milletlerden arkadaş ediniyorsun. Yeni bir çevren oluyor. Bir avantajı da yurt dışı ile ilgili prosedürleri tanıyorsun (oturum izni vs). Dezavantajları nedir derseniz, ailenizi özlüyorsunuz. Sadece İstanbul uçuşları olduğu için başka şehirlere aktarmalı ve yılda en fazla iki kere gidiyorsunuz. Yeni çevreye alışmak ilk etapta zor oluyor çünkü dil bilmiyorsunuz. Hastane ve sağlık sistemi çok kötü olduğundan bu konuda endişe hissediyorsunuz. Bir de sokak köpeklerinden ve ilaçlama olmadığı için böceklerden korkuyorsunuz. (Rabia)
Bosna'nın bana kattığı şeylerle başlamak isterim. Lisans ve yüksek lisans diploması. Türkiye'de elde edemeyeceğim düzeyde İngilizce bilgisi. Az da olsa Boşnakça. Ve tabi bana farklı bir kültürü tanımayı ve o kültürde yaşama fırsatını sağladı. Dostluğun ne kadar önemli olduğunu burada öğrendim. Doğası, havası, suyu, yeşiliyle çok güzel bir ülke Bosna. Buna karşın hayat standartları çok yüksek değil, kapitalizme dur deyişi beni kendine bağladı. Ancak bir yandan komünizmin etkileri ve sistemin zaman zaman tıkanması, bana Türkiye'yi arattı doğrusu. (Büşra)
Bosna'da yaşamanın avantajlarıyla başlamak istiyorum. Öncelikle Sırbistan, Hırvatistan, Karadağ, Makedonya ve Kosova'da konuşulan bir dili öğrenme şansı yakalıyorsunuz. Yeni bir kültürü yaşayarak öğreniyorsunuz. Boşnaklarla Osmanlı dönemine dayanan ortak bir kültürümüz var. Ülkenin doğal güzelliği gezmeye görmeye, yaşamaya değer. Bir öğrenci için gezip görülecek yerlerin bol olması üniversiteden keyif alması için önemli bir etken. Ayrıca burası yaşaması kolay bir yer. Başkent Saraybosna'da bile hayatın akışı çok yavaş. Ülke küçük, bu yüzden gün içinde birçok aktiviteye vakit ayrılabiliyor. Koşturmasız, telaşsız sakin bir hayat var burada tabi sınav dönemleri hariç. Bir gencin ailesinden bağımsız hayata atılıp kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmesi açısından da Bosna'nın çok avantajı var. Dışarıda yemek içmek Türkiye'ye kıyasla ucuz. Öğrenci dostu bu bakımdan. Et de inanılmaz ucuz. Dezavantajlarını düşününce, aileden uzakta olmak diyebilirim. Kur farkı da önemli bir dezavantaj. Aile 900 TL yatırırken o para burada 600 KM'ye düşüyor. Bunu ailelere anlatmak kısmı da oldukça zor. Toplu taşıma bu ülkede kötü, sadece şehrin başından sonuna giden tramvaylar var ve bu araçlar da çok eski. Çingenelerin çokluğu ve tehlikeli olmaları da bir dezavantaj. Sağlık hizmetleri ve hastaneler Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar kötü. Bir de ülkede İslami hassasiyetlerin çok az olması beni rahatsız ediyor. Çocuk parklarında uygunsuz davranışlar sergileyen aşık çiftler ve kadınların haddinden fazla açık giyinmesi inançlı insanlar için rahatsız verici bir durum. İşin kötüsü zamanla bunlara alışıyor insan, işte bu yani kötüye alışmak da benim için en büyük dezavantaj. (Zeynep)
Bosna Hersek, Saraybosna öğrenci olarak kendinizi hayal ettiğiniz yerlerden değildir ta ki mezun olup gittiğiniz güne kadar... Sonrasında görürsünüz ki zaten birşeyleri hayal "etmemek" gerekir , birşeylerin hayalini "kurmak" gerekir.
Burdan yola çıkarak;Bosna ve yaşam öncelikle kişiliğimde kurmam gereken temel taşlarımı oluşturdu. Önyargılarımı, kişilere karşı davranış biçimleri ve en önemlisi herkesin benim gibi düşünmesi gerekmediğini bununla birlikte ülkemden ve ailemden uzak bir yaşam , hem kendimin kim olduğunu keşfetmeme , hem de ülkemde olan bir çok şeye dışardan bir göz olarak bakmamı sağladı.
Boşnak halkının Osmanlı dönemi geçirmiş fakat Batı karakteri taşıyan bir toplum olması, Doğulu biri olarak sivri olan bir çok yanımı törpülememe , güzel huylarıma ise sıkı sıkıya sarılmama sebep olmuştur. Bosna Hersek'te IUS'ta aldığım eğitim ise çeşitlilik ve çoklu düşünmemi sağlayan en değerli şeyimdir.
Saraybosna gibi küçük bir yerde eğitim görmek başlarda sıkıcı sonrasında şehiri tanıdığımda çok kaliteli bir yaşamın kapısını açtı bana. Dışarıda yemenin içmenin hem lezzetli hemde çok ucuz olması sosyalleşmenizde büyük bir etken oluşturuyor. Festivalleri kolayca takip edip çok ucuza çok büyük sanatçıların konserlerine gitmek benim en çok özlediğim şeylerden biridir. Balkan toplumunun sanata olan düşkünlüğü sayesinde, tiyatro, bale, klasik müzik konserleri gibi etkinlikler Türkiye'de çok ulaşılması zor olduğu için konuşulmaz bile ama Bosna'da en azından bir kere giderek fikir sahibi olmak çok kolaylık. Olumsuzluklarından en büyüğü benim için işsizlik oranının yüksek olması sebebiyle, part time iş gibi alternatiflerinin bulunmamasıydı ve birde tepkisiz batılı insanının ihtiyaç halinde umursamazlıklar he birde hastahaneler aman hasta olmayın :) Ama sanırım yukarıda saydıklarım ailenizden ve ülkenizden uzak olunduğunda nerede olursanız olun kaçınılmaz sondur:) Her şeyin ötesinde başta dedim ya Bosna'da okumayı hayal etmessiniz , mezun olduğunuzda hayallerinizde görmek için dua edersiniz ... (Rukiye)
Öne Çıkan Yayın
BOSNA'DA YAŞAM (AVANTAJLAR / DEZAVANTAJLAR)
İnsanın yabancı ülkede yaşamasının hem avantajları hem de zorlukları var. Öncelikle farklı bir kültürü, farklı bir milleti tanımak cidden...
öğrencilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
öğrencilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Ağustos 2015 Cumartesi
23 Haziran 2015 Salı
ÜNİVERSİTE VE EĞİTİM
Kimse okuduğu veya mezun olduğu üniversiteyi olumsuz ve
yetersiz anlatmak, tanıtmak istemez. Her öğrenci derslerin zor olduğunu, üniversitenin
iyi eğitmenler barındırdığını ve öğrencilerin dersleri geçmekte, okulu
bitirmekte zorlandığını dile getirir. Peki gerçek ne kadar anlatıldığı gibidir?
Derslerin zor olması, öğrenciyi zorlaması eğitimin kalitesini gösterir mi?
Öğrenci mezun olduğunda zihninde kalan nedir, kavrayabildikleri ne kadardır? Bir
gencin anadilinde değil de tam olarak öğrenip, kavrayamadığı bir dilde eğitim
alması ne kadar faydalıdır?
Tüm bu soruları kendime sormaya başlayalı 15 yılı geçiyor.
Ben de ülke dili farklı bir dil olmasına karşın eğitim dilini İngilizce veren
bir üniversitede (Kıbrıs, Near East University) okudum. Alman, İngiliz, Finlandiyalı ve Türk eğitmenlerim
oldu. Her ne kadar İngilizce öğrenme gayretim yüksek olsa da, çoğu şeyi
sindiremediğimi, özümseyemediğimi düşündüm hep. Zihnimden anadilimde özgürce geçen
düşünceler İngilizceye aktarılırken hep eksildi, etkisini yitirdi adeta. En
çalışkan, en akıllı öğrencilerin bile derslere devam ederken, dersi öğrenmeye
çalışırken sınavlarını verebilmek ve okuldan mezun olabilmek endişesinden
kurtulamadıklarını gördüm. Sayısal bölümleri bir kenara bırakıyorum ancak sözel
bölümlerde çoğu zaman sınav kağıdına terk edilen bilgiler, ders notlarının
fotokopilerinde yıpranıp giden teoriler gördüm. Her ne kaldıysa yanımıza
hocalarımızla yaptığımız sohbetlerden, beyin fırtınalarından ve ders harici
okumalardan kaldı. Elbette okulu bitirdikten sonra öğrenmeye sırt çevirmedik,
gittiğimiz konferanslar, okuduğumuz kitap, dergi ve her tür yayın bizi besledi.
Şimdi benzer sorunları buradaki üniversitelerde de
gözlemliyorum. Bir sınav için sayfalar dolusu İngilizce metinden sorumlu
gençler ister istemez sınavlara bir miktarını yeterince özümsemeksizin
ezberleyerek girmek durumundalar. İngilizceyi öğrenmeye mecbur olan öğrenciler
yazılı dilde gelişiyor ama kişi kendi gayretiyle yabancı öğrencilerle diyalog
kurmazsa sözlü kullanımda yetersiz kalıyor. Bu da sokaktaki dilin eğitim
diliyle aynı olmamasının oluşturduğu bir sorun. Gerçi kişi öğrenmek istemiyorsa
Amerika’da da okusa, İngilizceyi öğrenmeden gelebilme başarısını gösterebilir.
O nedenle buradaki üniversitede de iş öğrencisinin gayretinde bitiyor. Aksi takdirde Türkiye’de eğitim dili İngilizce
olan bir üniversitede okumak ile Bosna’daki üniversitelerde okumak arasında
önemli bir fark bulunmadığını düşünüyorum.
Her özel üniversitede olduğu gibi burada da şımarık zengin
bir öğrenci profili var. Anne babaların bin bir emekle ve umutla yurtdışına
gönderdikleri gençler üniversite dışında her yerde takılabiliyor. Amaçları
sadece sınavları verip, diplomayı almak olunca bir şekilde vakti doldurmaktan
öteye gitmeyen yıllar tüketiyorlar bu ülkede. Ne okul derslerini, ne
İngilizceyi, ne de Bosna kültürünü ve dilini öğrenebiliyorlar bu mantıkla. Velhasıl
boş gelip, boş gidiyorlar.
Bir yanda da ciddi gayret sarf eden, boş durmayan, okulun
sunduğu imkanları iyi değerlendiren, hem yabancı dili çok iyi öğrenen hem de
kendini geliştiren zeki bir öğrenci profili var. Bu profili daha çok, kendi
ülkesinde okuma şansı verilmeyen tesettürlü öğrencilerde gözlemliyorum. Burada
örtüleriyle okumanın ne büyük bir nimet olduğunu kavrayarak, derslerine sıkı
sıkı sarılıyorlar. Okul dışında da kendi aralarında sosyal ortamlar oluşturup,
ülkenin sunduğu imkanları kaçırmıyorlar. Çok iyi düzeyde Boşnakça öğrenenler,
kaliteli ortamlar yakalayanlar var. Bir kısmı da burada evlenip, hayatını devam
ettiriyor.
Gelir gelmez yine mesai arkadaşım vasıtasıyla buranın o akıllı kız öğrencilerinin oluşturduğu bir okuma grubuna dahil oluyorum. Her biri bilinçli, akıllı ve kendini yetiştirme gayesinde olan kızlarla internetten ulaşılabilecek kitap ve dokümanları haftalık olarak okuyor ve tartışmak için bir araya geliyoruz. Onlar sayesinde üniversite ve öğrenci profili hakkında bilgi edinebiliyorum. Öğrencilerin bu ülkede yaşadığı zorlukları ve ülkenin öğrenci açısından avantajlarını öğrenebiliyorum.
Gelir gelmez yine mesai arkadaşım vasıtasıyla buranın o akıllı kız öğrencilerinin oluşturduğu bir okuma grubuna dahil oluyorum. Her biri bilinçli, akıllı ve kendini yetiştirme gayesinde olan kızlarla internetten ulaşılabilecek kitap ve dokümanları haftalık olarak okuyor ve tartışmak için bir araya geliyoruz. Onlar sayesinde üniversite ve öğrenci profili hakkında bilgi edinebiliyorum. Öğrencilerin bu ülkede yaşadığı zorlukları ve ülkenin öğrenci açısından avantajlarını öğrenebiliyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)