Öne Çıkan Yayın

BOSNA'DA YAŞAM (AVANTAJLAR / DEZAVANTAJLAR)

İnsanın yabancı ülkede yaşamasının hem avantajları hem de zorlukları var. Öncelikle farklı bir kültürü, farklı bir milleti tanımak cidden...

14 Aralık 2015 Pazartesi

BOSNA'DA YAŞAYANLARDAN BEKLENENLER

Neresi olursa olsun, bir gün yurt dışında yaşamak benim çocukluk hayalimdi. Ülkemi ve ülkemin insanları sevmediğim için değil, daha yüksek standartlara kavuşmak için de değil, farklı bir kültürü bizzat yerinde deneyimleyebilmek, hayata farklı perspektiflerden bakabilmek, yabancı dil öğrenebilmek ve günün birinde ülkeme donanımlı bir insan olarak dönebilmek için.

Peki kendimden beklediklerimi / hayalini kurduklarımı bu ülkede, Bosna'da ne kadar gerçekleştirebiliyorum? Bilhassa şu günlerde "Yanıldım mı, çok mu hayalperest davrandım, kendime haddinden fazla görev mi yükledim?" diye sorup duruyorum. Öncelikle hayata farklı açılardan bakabilme noktasında sürekli bir devinim içinde olduğumu düşünüyorum, bu konuda yanılmadım. Durmadan gözlemliyor ve benim için yeni olan her şeyi itina ile anlamaya, öğrenmeye  ve zihnime not etmeye çalışıyorum. Ülkeye, ülkenin kültürüne ve insanlarına uyum sağlamak gibi bir çabam da var. Hani yurt dışında küçük Türkiye yaratıp, orada yaşamaya devam edenlerden, tek bir kelime dil öğrenmemeye yemin edenlerden, gittiği ülkenin insanlarıyla hiç iletişim kurmayanlardan değilim. Değilim ama sanırım öyle davrananları da anlamaya başladım, zira aksini yapmak isteyenlerin bu kadar zorlanacağını hiç tahmin etmezdim. 

Daha önce İngilizceyi üniversitede, İspanyolcayı ise resmen kendi kendime öğrenmiş (ve artık unutmuş) biri olarak Boşnakçayı Bosna topraklarında çok kısa süre içinde öğrenebileceğimi düşünerek kendime çok çok haksızlık etmişim. Öyle ki, altı ayda temel bir çok ifadeyi gayet rahat anlayıp, doğal ve seri bir şekilde kullanabileceğimi, bir yıla ulaşmadan da beş-altı bin kadar kelime bilgisine ulaşabileceğimi farz etmiştim. İnsan kendinden bunu beklerse, başkaları ne beklemez ki? Ülkeye geldikten üç ay sonra "Boşnakçayı epey öğrendin mi?" diye soranlara kızmaya hakkım yok sanırım. Sekiz ayı devirdiğime göre bu soruyu sormayan kalmayacak. Şimdi gelelim neden umduğumdan çok daha yavaş öğrendiğime ve öğrendiklerimi de hızlıca unuttuğuma. Birincisi, muhatap olduğum insanların hemen hemen hepsi İngilizce biliyor ve maksat anlaşmak olunca doğal olarak İngilizce konuşuyoruz. "O halde sen de İngilizce bilmeyen birilerini bul" diyeceksiniz, işte ikinci önemli nokta da bu. Saraybosna halkı yabancılarla ilişki kurma noktasında son derece mesafeli ve soğuk. Defalarca davet ettiğim komşular, İbrahim'in yuvasındaki veliler ve bir şekilde tanıştığım diğer insanlar davetlerime icabet etmedikleri gibi, görüşmeye de yanaşmadılar. Hem faal olmak hem de sosyalleşmek umuduyla gittiğim Nahla'da da payıma Boşnak öğrencilere pratik İngilizce dersleri vermek düşünce, gün içinde çarşı pazar dışında Boşnakça kullanabileceğim hiçbir yer kalmadı. İnanın bir ülkede öğrenci veya çalışan değilseniz, çevre edinmek hiç de kolay olmuyor. Üçüncü zorluk da internette Boşnakça (veya Hırvatça, Sırpça, Karadağca(Montenegron) diyelim) kaynak bulmanın zorluğu ve ülkenin TV kanallarındaki Boşnakça program yetersizliği. Rusça, Arapça, Fransızca gibi popüler dillerde sayısız yazılı ve görsel kaynak bulunurken, Boşnakça'da en temel dil bilgisi konuları için bile kaynak bulmakta zorlanıyorum. Dil ancak maruz kalındıkça öğrenilir, ne yazık ki ben, elimden geleni yapmama rağmen bu dile maruz kalıp, mecburen kullanamıyorum. Uzun lafın kısası, bir yılda geleceğimi düşündüğüm seviye için kendime en az üç yıl veriyorum. Bu nedenle lütfen bu ülkede üç beş yıl yaşamasına rağmen iyi derecede dil öğrenemeyen insanlara "aptal veya tembel" gözüyle bakmayınız!!! Diğer faktörleri de göz önüne alınız!!!

İnsanların yurt dışında yaşayan kişilere yönelik beklentileri de benim gibi takıntılı insanlar için büyük bir sorun. Gidilen ülkenin tarihinin, siyasetinin ve önemli kişiliklerinin hayatlarının ülke sınırlarından içeri girilir girilmez, orada yaşayacak olan şahsın beynine kusursuzca yüklendiğine dair bir algı olduğunu düşünüyorum.  Söz konusu ülke Bosna olduğunda, insanlar Alija İzzetbegoviç gibi önemli bir şahsiyetle ilgili sorular sorup cevaplar almak istiyorlar. İnanın Türkiye'de ne okuduysam, ne izlediysem onu biliyorum, Bosna'ya girer girmez zihnim farklı bilgilerle dolmadı. Her tür bilgi bir tık ötemizdeyken ve İzzetbegoviç'le ilgili çok şey yazılıp çizilmişken, yine de ve ısrarla Bosna'da yaşayan Türklerden "Alija İzzetbegoviç" uzmanlığının beklenmesi ve yeni şeyler duyulmak istenmesi biraz fazla değil mi? Sanırım, merhumun tüm yakınlarının her tür röportaja ve söyleşiye hazır vaziyette biz Türkleri beklediği, biz Türklerin de üç beş ay içinde bu kıymetli insanlarla siyasi konuları konuşacak seviyede ileri bir Boşnakça öğrenebildiği düşünülüyor. Hayır, yanılıyorsunuz, lütfen bir kez daha ve mantıklı bir şekilde düşününüz, bizleri de "hiç gayret etmeden, kendisine bir şey katmadan, Bosna'ya dair hiçbir şey öğrenmeden öylesine yaşayan insanlar" pozisyonuna düşürmeyiniz!!! Boşnakların durmadan savaş anılarından bahsettiklerini, hatta su yüzüne çıkmamış acıları gelip bize anlattıklarını da düşünerek bize haksızlık etmeyiniz!!!

Türkiye'de yaşayan çoğu eğitimli insan dahi Türkiye'nin tarihine, siyasetine ve yetiştirdiği şahsiyetlere dair pek az malumata sahip iken, içinde bulundukları koşulları bilmeksizin yurt dışında yaşayan Türklerin sırtına gerçekçi olmayan beklentiler yüklemek adil olabilir mi?